İnsanların doğuştan belirli bir dil bilgisine sahip olup olmadıkları tarih boyunca merak edilen bir konu olmuştur. Bu merakı gidermek için yapılan deneylerin bir örneği Heredotus'un aktardığına göre Mısır Firavunu I. Psamtik tarafından yaptırılmıştır. Efsaneye göre iki tane bebek bir çobana verilir yıllarca izole bir şekilde bir çadırda yetiştirtilir. Heredotus'un aktardığına göre çocuklardan birisi, bir gün çoban onların yanlarına gittiğinde "bekos" gibi bir kelime söyleyerek kollarını açmıştır. Bu kelime Frigcedeki ekmek kelimesini andırdığı ve büyük ihtimalle mısırlılarda ekmek önemli olduğu için çocukların ilk defa Frigcedeki ekmek kelimesini söylediklerini düşünmüşler. Ve Firavun Frigce'nin en kadim dil olduğuna karar vermiştir. Fakat bu sadece Heredotus tarafından aktarılan bir rivayetden ibarettir.
Her ne kadar bu bir rivayet olsa da gerçekten yaşandığını varsayarsak söyledikleri kelime olsa olsa Türkçe "bakış" olabilir. Başka birisiyle göz göze gelen birisi yanındakine ne diyebilir? Tabi ki de "bakış". (İnsanlar şaşkınlık anında refleksle o an çağrışılan kelimeyi sayıklarlar. Bir anda bir hayvan ya da şaşırtan bir şey görünce onun ismini söylemek gibi.) Bu kelime zaten orta asyalılar tarafından Bakış ile Bakhis arasında söylenir yani Behos'a çok benziyor ki Behos da aktarıla aktarıla bugüne gelen. Her ne kadar bu rivayeti sadece Heredotus aktarsa da bu rivayetin sonucunda Frigcenin kadim dil olduğu çıkarımı yapıldığını ve bu rivayetin aktarıldığı dönemde Friglerin çoktan tarih olduğunu düşünürsek kimsenin böyle bir rivayet uydurmak için bir motivasyonu yoktu.
Buraya kadar bence gerçekten çok enteresan ama fazlası da var.
Kurana göre Hz. İsa mucizevi bir şekilde doğuştan konuşabiliyordu. Annesi ile beraberken ilk defa başka birisini gördüğünde ne demiş olabilir? Bunu nereden bilebiliriz ki değil mi? Ama böyle bir mucizevi olaya şahit olan birisi bu olaya nasıl referans yapabilir? Belki de bebeğin söylediği ilk kelime ile olabilir mi?
Bence Evet: "Bakis" (Antik Yunanda paygamberler ve vahiy alanlar için kullanılan kelime.).
İşe bak işe! Bakis kelimesinin etimolojik olarak nerden geldiği belirsiz ve özel isim olarak da kullanılmış. Eski bir kelime olduğu düşünülmüş ve başka bir dilden geçmiş olabileceği veya coşkuluyken söylenmiş olabilecek içten gelen bir ifade olabileceği de düşünülmüş.
Wikiden İsa sayfasındaki resme bakarsanız eliyle bir işaret yaptığını görebilirsiniz bu işaretin benzeri hem Yahudilerde hem de Hristiyanlarda bulunmaktadır. Bir insanla bakışırken göz bebekleri normalde olduğu gibi ortak belli bir nokta yerine bağımsız olarak karşıdaki insanın göz bebeklerine odaklanmaktadır. Bu işarette de parmaklar bunu sembolize edecek şekilde ikişerli şekilde gruplanmakta. Örnek olması bakımından göz temasının işaret dilinde gösterilişinin örneklerinden birine buradan bakabilirsiniz. (İsa resminde bir elde kitap var. Tek elle bu kadar oluyor.)
Ek olarak Kuranda(28:8) Musanın bebekken Firavun tarafından ailesinden alınmasından bahsedilmektedir. Çevirilerde çok büyük yanlışlıklar olduğunu düşünsem de en azından Arapça konuşan herkes Kurandan bunu anlamakta ve çeviriler de o şekilde.
Zaten Musa'nın diğer insanlarla iletişim problemlemleri yaşadığı ve Harun'un ona yardım ettiği belirtilmektedir. (Kuran 20:27, 20:28, 26:13; Exodus 4:14-16) Rivayet edilen hikayeyi hatırlarsanız iki tane bebekten bahsediliyordu ve kutsal metinlere göre Harun, Musa'ya tercümanlık yapıyor.
Ek olarak İsa ile Musa Kuranda benzer şekilde ve benzer ifadelerle geçmektedir.
Ek olarak Mısır Arapçasında bir anda caymak, sözünden caymak gibi anlamlarda Bakiş şeklinde okunan bir kelime (بَكِش) kullanılıyormuş. Biriyle göz göze gelince bir anda bakışları çevirmek gibi. Ayrıca ChatGPT'nin söylediğine göre Levant ve Suriye Arapçasında saçmalık, yalan, boş konuşma gibi anlamlara geliyormuş. Okunuşu da direkt olarak Bakiş (ı=i) şeklinde. Ayrıca bir şeyleri kolaylaştırmak için birine bahşiş veya rüşvet vermek anlamına da gelebiliyormuş. İlk söylediğim cayma anlamı da aslında levant için de geçerliymiş. ChatGPT'nin değişine göre Mısırcada daha çok rüşvet/bahşiş anlamı ön planda olmakla beraber genel olarak "saçmalık/yalanlar/boş konuşma" ön plandaymış.
Heralde Şeytanın bir icraatı olacak ki Türk kültürü, dili ve alakalı her şeye küçümsenerek bakılmaktadır. Aklı olan için bunda bile bir işaret vardır. Orhun yazıtları her ne kadar anlaşıldığı düşünülse de eğer okumaya kalkarsanız hem aslında tam olarak anlaşılmadığını hem de anlaşıldığı düşünülen şeklinin yazarların aklını küçümsediğini görebilirsiniz. Şeytanın eğer anlaşıldığı şekliyle varsa en önemli uğraşı dili bozmak ve bozuk dilin tabulaşmasını sağlayarak anlamlı olanın anlaşılmasını engellemek olabilir.
Kök Tanrı ifadesi yaklaşık olarak kurandaki Bismi-(l)Allah ifadesine benzemektedir. İsm kelimesi de kuranda gökyüzü için (sema) kullanılmaktadır. Çünkü gökyüzü sabitdir. Yeryüzü değil.
Gör-mek fiili de gö(ğ) kökünden gelmekte ve göz bebeğinin odaklanmasına atfen kullanılmaktadır. Nasıl ki bir şeye bakınca ona odaklanıp gözünüzle onu takip ediyorsunuz. Kelimenin tam anlamıyla sabitliyorsunuz. Göğüs de mesela vücudun sabit kısmı olduğu için geri kalan yerler oynuyor. Gök yemiş de olmamış meyve ağaca sıkı bağlı, sabit olduğu için kullanılır. Gö+t de oturunca sabitleme işleminin yapıldığı yer olduğu için. Göt+ür fiili de sabit olmayan hale getirmek anlamında geliyor. Daha bu kadar basit bir şey bile farkedilmemiş gerisini siz düşünün.
Kaynak: Göz gibi kökten olanın götü sorulmaz. ( Göz hem sabitleyen hem de sabitlenen olduğu için -z eki ile gö(ğ) kökünden türer.)
Üstte Kök Tenri Aşağıya Yağız Yer Kılındığında... (Üste gök(sabit) sonsuzluk aşağıya yağız (kayan) yer kılındığında..) (Tanrı kelimesi limitsizlik anlamı ifade eder. Fakat tam olarak sonsuzluk olduğuna emin değilim.) (Yer kelimesi ise limitli olmak ile alakalıdır. Mesela yer-mek fiili küçümsemek anlamına gelmektedir.)
Şu anki haliyle Orhun yazıtlarının okunuşunun isabetli olma ihtimali çok düşük.
Mesela Atilla da büyük ihtimalle Ağıçilla'nın veya Ağırtilla'nın sesteşidir. Büyük ihtimalle kafasında artı şeklinde çıkıntısı olan kask (tuğ şeklinde de olabilir.) taktığı için böyle bir isim verilmiştir. Her ne kadar mantıken o zaman artı + ile = Artıyla'dan geliyor gibi gözükse de heralde asılı durulan şeyle anlamında Ağıçilla isminı almıştır. (Günümüz Türkiye türkçesinde askılığıyla gibi oluyor. Askılıklı da olabilir.) Kafasındaki kaskın oluşturduğu asılı durma ilizyonundan dolayı. İsa'yı çarmıha germe fantazisi de buna benzer şekilde gelişmiş olabilir. Artı da buradan geliyor olabilir. At ile alakalı olma ihtimali düşük. Öyle ki daha sonraları bu kelime demek ki Avrupada anlaşılıyordu ki asılı durma olayı yanlış anlaşıldığı için asılı duran yuvarlak bir küre bile hayal edilmiştir. Wikipedi'de ingilizce Atilla sayfasına bakarsanız mesela Atilla'nın elinde yuvarlak bir ateş topu görebilirsiniz. Tabi belki de gerçekten böyle bir küre vardı artık hangisi yanlış anlaşılma hangisi gerçek orasını Allah bilir. İskandinav ve bazı diğer avrupa dillerinde horoza ve tavuğa da kafalarında çıkıntı olduğu için Hun/Han/Hon isimler verilmiştir. Hunlar da çıkıntıları olan miğferler kullandığı için. Tabi tam tersi de söz konusu olabilir.
Ses kaymaları biraz bağlantıyı koparıyor gibi görünebilir ama örnek olması açısından ağız aslında asılı durulan anlamında dil asılı durduğu için. Ağızıyla da asılı durduğu şeyle olan.
(Ağız hem dil asılı durduğu için hem de kendisi asılı durduğu için geçişli özelliğinden dolayı gö+z'e benzer şekilde A(ğ) köküne +z eki alarak isimlendirilir.)
Aslında kelimeler çok az sayıda köklerin birleşiminden oluşmaktadır. Ses farklarından dolayı şu anda bu bağlantıları kurmak zor olsa da aynı bağlantılar farklı dillerde de dolduğu için tüm dillerde aslında benzer mantıksal örgülerin olduğu görülebilir. Kutsal kitaplar düzenli metinler olduğu için anlaşılırsa bu bağlantılar çok net bir şekilde açığa çıkabilir.
Orhun abidelerinin yanlış anlaşılmasını geçtim yanlış anlaşılan kelimelerden Türkçe'ye girenler bile olmuştur. Aynısı daha da ileri seviyede tüm Avrupa dilleri için de geçerlidir. İbranice ve Arapça metinlerde farklı anlam verilmek istenen yerlere bir nokta, çizgi... attırılarak kelime kökünden kopartılmıştır. Neyse ki orijinal metinler duruyor zaten modern metinler de noktaları görmezden gelinerek okunabilir.
Görünen o ki kutsal kitaplar öztürkçe okunabilir. Ben henüz okuyamadım. Orhun ağılıntıları da kutsal metin olabilir. Fakat Kutsal kitaplara göre çok kısa olduğu için kendi içinde doğrulamak mümkün olmayabilir. O yüzden zaten kafalarına göre çevirebilmişler. (Gerçe zaten neredeyse tek bir elle tutulur cümle yok ama) İbranice veya Arapça kutsal metinler anlaşıldığında zaten o da anlaşılır. Arapça ve İbranice metinler Türkçeye çok yakın olan bir dilde yazılan kutsal metinlerin kelimelerin kalıplaştırılması ve farklı seslerle okunması sonucunda ortaya çıkan dillerdir.
Tabi burada söz konusu olan Türkçe, Türkçe bilerek konuştuğumuz dile çok benziyor gibi görünse de ne kadar benziyor Allah bilir.
İncil için iki alternatif var. Ya Roma imparatorluğu sadece Türkçe okuyabilen herkesi öldürmüş ve her türlü delili yok etmiş ama Yunanca veya Latince metin hala Türkçe okunabilir sadece sesler farklı (hiç bakmadım açıkcası) ya da herkesi öldürmeye ek olarak metinleri de bulup değiştirerek yeni bir metin ortaya çıkarmış olabilirler. Hristiyanlığın ilk yüzyıllarında yaşayan bir çok insanın direkt olarak Türkçe isimlere sahip olduğu bir kısmının da direkt olarak Türk ile başlayan isimlere sahip olduğu görülebilir. Zaten wikipediden 3-5 sayfa random bakarsanız o dönemde konuyla uzaktan yakından alakalı herkesi ortada bir sebep olmaksızın kesip biçtiklerini görebilirsiniz. Her ne kadar tarihi olarak bu herkesin kabul ettiği bir durum olsa da (Zaten İsa'yı çarmıha gerdiklerini düşünüyorlar.) neden bu kadar ekstrem bir şekilde herkesin öldürüldüğüne dair mantıklı hiçbir açıklama bulunmamaktadır. Üstelik Yahudiler de İsa ve havarilerini ayrılıkçı olarak görmeleri gerekçesiyle bu kırım işleminde Roma imparatorluğuna yardım etmiştir. Daha sonra Roma imparatorluğu Yahudileri de kesmiştir. Yaklaşık 250 yıl sonra Roma imparatorluğu kendi Hristiyanlığını icat etmiş ve bunu legal hale getirmiştir. Bu tarihe doğru Hristiyanlara karşı stratejik bir gevşeme politikası izlenmiş ve Hristiyanların kendilerini ifşa etmesi sağlanmıştır. Daha sonra tekrardan tüm Hristiyanlar kesilerek kendi oluşturdukları Hristiyanlık dini için zemin hazırlanmıştır. (Çoğu zaman açıktan Hristiyan olmak pek mümkün değildi. Gizli olarak devam eden Hristiyanlar da özellikle ilk dönemlerde Hristiyanların içine sızan Yahudiler aracılığı ile yakalanmıştır.) (Latince zaten çeviriymiş. Yunancasının orjinal metin olduğu genel görüşmüş. Tabi bunların hepsi saçmalık. Zaten tarihi olarak o bölgede konuşulan diller değiller zaten olsalardı da bir şey değişmez de. Süryanice, Aramice veya Ge'ez incil metinlerinin orijinal olma ihtimali olabilir. Ermenice metinlerde de Yunancada olmayan kısımlar varmış. Bu dillerin hepsinin orijinal incilin yarım yamalak anlaşılıp okunmasıyla ortaya çıkan diller olma ihtimali söz konusu. Özellikle Ermenicenin Türkçe ile benzerliği göz önüne alınırsa Ermenice incilin diğerlerine göre en iyi şekilde anlaşılması ile ortaya çıkmış hali olabilir tabi bunlar hep hipotez. Ama sonradan tekrar diğer metinlerden çeviri yapılarak orijinal dışı girişler olma ihtimali olduğu için incelemesi baya zor bi durum. Diğerlerinde de böyle olabilir ama aslında Ermenilerde üçleme inancı da yoktu. Her ne kadar tarihi kaynaklara göre Ermenilerin bunu çeviri olarak gördükleri söylense de Romanın gazabına uğramamak için böyle yapmış olmaları yüksek ihtimal. Ge'ez uzakta olduğu için korunmuş olma ihtimali en yüksek. Bunlar ve Süryaniler de kendi metinlerinin orijinal olduğunu öne sürüyor. Enteresan bir şekilde Ge'ez'de olan bölümlerin bir kısmı ölü deniz nüshalarında çıkmış. Bunlar incilin atıf yaptığı fakat diğer incillerde olmayan kısımlar ve İsanın normalde yaşadığı düşünülen dönemden önce olan kitaplar. )
Alığda bir Ağırlığı olduğu içindir ki Türkçede Arabesk müzik deği bir olay var. Öz ilen uğrak olan söz ilen ağlak olur.
Ören örmüş. Akan akmış. Gören gördü. Ağınlayan anladı.
Özünle bakış ve sağılacakla kal.
Şimdi burada yazılan her şeyde karışıklıklar olabileceğini belirtmeme gerek yok. Zaten belirttim gerçe çoğu yerde ama :)
Türk Dil Teorisi - Dilsel İzolasyon Deneyleri
(Son güncelleme: 17.04.25 19:17 𐰦𐰍𐰦 )