Özünü Koru

Türkçe

Salt Biricik Allah İzniyle,

Bu yazı ile amacım sizde, özünüzün bilinçli farkındalığını artırmak ve Allah'ın kitabında nasıl karşılık bulduğunu göstermek olacak. İnsana en güzel sözleri öğretenin koyduğu bazı tüyler ürpertici bağlantıların sizde bir karşılık bulabilmesi için öncelikle özünüzün neden ağladığını ve insanı üstün kılan bu kabiliyetin neden konulduğunu anlamaya çalışmanız gerekiyor. 

Her ne kadar insanların genelde üzüldüğünde ağladığı düşünülse de sadece insanlarda olan ve doğuştan gelen bu güdünün yeterli uyarı ve anlam şartları sağlandığında tetiklendiği düşünülmektedir. Göz yaşları salt olarak insanlarda bulunmaktadır.

Zabūrda bu duruma şu şekilde atıf yapılmakta (Çeviriyi anlaşılması bakımından biraz değiştirdim ama orijinali okursanız zaten hemen hemen aynı olduğunu anlayacaksınız.): İyi günde kötü günde senin şişene gözyaşlarımı doldurdum. (Seninle iletişim kurdum). Bunlar kitaba kaydedilmedi mi? (Kaydediliğini umuyorum.)

Çocukların ilgi çekmek için yaptıkları ses çıkarılarak yapılan ağlama eylemini bir kenera koyarsak ve anlam hissiyatından dolayı yapılan göz yaşı dökme eylemini ele alırsak. Diğer insanlar ile etkileşim için yapılan bir eylem değildir hatta tam tersidir. Bu da insanların aslında yalnız olmadıklarının farkındalığına sahip olduklarının göstergesidir. Anlamsal ağlama olarak nitelendirebileceğimiz bu eylem kuranda 100 civarında geçen ve genelde “Salatı koruyun/devam ettirin” ifadesi içinde geçen Salat kelimesi ile doğrudan alakalıdır.

Salat kelimesi çok farklı anlamlara yorulabilmekte ve bu durum çok büyük yanlış anlaşılmalara yol açmaktadır. Verilmek istenen mesaj da tam olarak anlaşılamamaktadır.

Şimdilik ağlamakla bağlantılı olan Salat kelimesini bir kenara koyarsak ağlamak Kuranda çok fazla geçmez. Geçtiği yerlerden secde ile beraber gerçekleştiği ayetler bağlamları ile:

17:107 De ki: “Ona (Kur’an’a) ister inanın, ister inanmayın. Ondan önce kendilerine bilgi verilmiş olanlar, Kur’ân onlara bağlantılarıyla birlikte okunduğu zaman, yüzüstü secdeye kapanırlar.[*]

17:108 Derler ki: “Rabbimiz bütün eksikliklerden uzaktır.[1*] Rabbimizin verdiği söz yerine gelmiştir.”[2*]

17:109 Ağlayarak yüzüstü kapanırlar. Bu, onların saygısını artırır.[*]

— — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — —

19:58 İşte bunlar, Allah’ın nimet verdiği nebilerdendir. Âdem’in ve Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın soyundan, İbrahim’in ve İsrail’in[1*] soyundandır. Seçip doğru yolu gösterdiğimiz kimselerdendir[2*]. Rahman’ın ayetleri kendilerine bağlantılarıyla okununca ağlayarak secdeye kapanırlardı.

— — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — — —

53:57 Yaklaşmakta olan (hesap günü) yaklaştı[*].

53:58 Onu, Allah’ın dışında ortaya çıkaracak biri yoktur[*].

53:59 Yoksa bu sözden /Kur’an’dan dolayı hayrete mi düşüyorsunuz[*]?

53:60 (Halinize) Gülüyor da ağlamıyor musunuz[*]!

53:61 Siz dik kafalısınız[*].

53:62 Artık Allah’a secde ve kulluk edin[*].

(Çeviri Süleymaniye Vakfı Mealinden alınmıştır.)

Kurandaki namaza ve dua etmeye atıf yapılarak kullanıldığı düşünülen Salat kelimesi günlük hayatta kullandığımız latince kökenli Salata kelimesi ile denk gelmiştir. Salata da tuzlu anlamından dolayı tuzlanmış sebze anlamı kastedilerek türetilen bir kelime. Denk gelmiştir ki salata kelimesi ile aynı mantıkla göz yaşları da kastedilebilir. Aynı zamanda Türkçe kökenli salt kelimesini de saf anlamında kullanıyoruz.

Ayetlerde görüldüğü gibi Kuranda secde ve ağlamanın geçtiği ayetlerin bağlamında bir bağlantıdan bahsedilmektedir. Bu bağlantılardan en önemlisi bu ikisinin de insanın özünden gelmesidir. Ve bağlamlar değerlendirildiğinde Salat kelimesinin öz anlamına geldiği çok net bir şekilde anlaşılmaktadır.

Kuranda geçtiği bağlamlara bakınca Salat kelimesinin hem koruyun kelimesi ile beraber özünüzü koruyun anlamında, hem ayağa kalkmaktan türeyen yerleştirin kelimesi ile kullanılarak özünüzden gelen bu eylemi (ibadeti/Allaha yönelme/iletişimi korumak?) devam ettirin anlamında hem de bazen direkt olarak namaz kılma eylemi kastedilerek kullanıldığını görebiliriz.

Bunların dışında Salat kelimesi 11:87de namazla alakasız olarak öz anlamında kullanılmaktadır. 

11:87 Dediler ki "Ey Şuayb! Senin özün atalarımızın taptıklarını bırakmamızı ve mallarımızı kafamıza göre harcamamamızı mı emrediyor? Sen ne kadar da ermiş ve doğru yola girmiş bir insansın! (Dalga geçmek için.)"

Bakara 2:238de "Salatlarla ve göreceli olarak daha az önemli salat ile korunun ve Allah'a itaatkar şekilde kalkın." denilmektedir.

Salatlar ve salat kelimesi aynı eylem kapsamında el takısı ile kullanılmaktadır. Önemli salatlar olarak secde eylemleri, vasat Salat olarak rüku kastedilmektedir. Ayetin devamında da "ve Allaha itaatkar bir şekilde ayağa kalkın." denilerek namaz tanımı yapılmaktadır. Genelde orta anlamı verilen vasat kelimesi kesinlikle zamanlama veya sıralama ile ilgili değildir.

2:238de tek bir eylem için birden fazla kullanıldığı için çoğul olarak kullanılan salat kelimesi spesifik olarak secdeler anlamına gelmektedir. Yere kapanmadan daha zayıf bir salat olduğu için de eğilme için vasat salat ifadesi kullanılmaktadır.

Fiil formunda ve isim formunda el takısı olmaksızın Allah'tan yardım isteme ve Allah'ın karşılık vermesi için de çokca kullanılmaktadır. Bunlarla alakalı olarak şu an paylaşacak kadar hakim olmadığım karışıklıklar bulunmaktadır.

Özünüzü koruyun olarak en çok tekrarlanan kalıp direkt ve net olarak "Özünü Dire" olarak çevrilmektedir ve belki de kuranın birincil emri denilebilir. Koru/Dire anlamı verdiğim kelime dilimize de arapçadan ikame etmek olarak geçmiştir. Enteresandır ki Türkçedeki kullanımı kurandaki kullanımına çok uygundur. Özünüden geleni (doğuştan gelen Allah'a yönelme eğilimini) secde (ve daha zayıf alternatifleri) ile ikame ettirin.

Özü koruma kapsamında yapılan fizyolojik Tanrıya yönelme eyleminin ideal şekli Tanrıya secdedir. Her gün tekrarlanması gerekmektedir. Namaz kapsamında rituel olarak yapılanlar yüklü gelen secdeye göre teferruattır. Ağlamak ve Secde, Allah'a yönelme eğilimi kapsamında fizyolojik eylemler olarak yüklü gelmektedir. Namaz içinde kendi anlamadığınız lafları Kurandan bile olsa söylemenin Kuranda bir karşılığı yoktur. Kuran dışındaki anlamadığınız lafları söylemekten uzak durulması emredilmektedir.

11:87den de anlaşılacağı ve Kuranda farklı ayetlerde de bahsedildiği gibi kaynakların da insanın özüne uygun şekilde kullanılması ve paylaşılması gerekmektedir. Kaynakların öze daha uygun bir şekilde kullanılmasını sağlamayı amaçlayan bireysel en önemli eylemlerden birisi zekat olabilir. Sosyal devlet, israfa karşı durmak, geri dönüşüm vb. de bu kapsamda düşünülebilir. (Bunlar daha bilinçli davranışlar olduğu için korumanın ötesinde Allah'ın özü Sağlamlaştırması ödülü içindir.)

İşaret edilmektedir ki salat kelimesi büyük ihtimalle eski kitaplarda Özü koruma bağlamında kullanıldığı için daha sonraları diğer dillerde besinleri koruyucu olarak kullanılan tuz için kullanılmaya başlanmıştır. Türkçe Sa(ğ?)(-lat) kelimesinden türetilmiştir. Kurtarıcı anlamındaki "Allah" ismi de dahil diğer bir çok dini terim gibi Türkçedir. Din kelimesi bile Türkçedir. Geçici hayatın Bitiş/Diniş anına referans yapmaktadır (Fiil hali din-mek). Kuranda sürekli tekrarlanan Dünya Hayatı tamlamasındaki Dünya kelimesi Tü/Dü kökünden türeyip Türkçe geçici gibi bir anlama gelmektedir (Tüğmek/Tüğen gibi). Daha sonra dilimize kuranda anlaşıldığı şekli ile üzerinde yaşadığımız gezegenin ismi olarak girmiştir. Yaratık anlamına gelen Creature kelimesi bile büyük ihtimalle Türkçe kan döken anlamındaki kırıcı kelimesinden gelmektedir. Büyük ihtimalle kurandaki ifadeye benzer bir ifade yer alan eski bir kitaptan diğer dillere geçmiştir. Saviour (İng. Kurtarıcı, Hristiyanlıkta: Günahlardan arındıran ve ruhu kurtaran) da benzer şekilde. İnsan kelimesi de İnişten gelmektedir. Yeryüzüne inme tabiri kuranda sıkça geçmektedir. Proto-semitic inaş olarak değerlendirilmektedir yani bildiğimiz iniş gibi. Adem de büyük ihtimalle Ad-an yani ayrışan anlamındadır ilk insan olduğu için. Sayısız örnek bulunabilir bunlar sadece en sık kullanılan kelimeler olduğu için. Kuranda, Zülkaryneyn dünyayı bir uçtan bir uca dolaştığı sırada büyük ihtimalle Çin'e denk gelen uzak bir yere gittiğinde orada dillerini neredeyse hiç anlamadığı vurgulanmaktadır. Yani o zamanlarda gezegende çoğu yerde Türkçe konuşulmaktaydı.

(Sal-at: Serbest bırakılan/öz, Sağ-lama: Takviye etme; sal ile sağ, sa-'dan türer. Türkçe kökler kendi içinde ayrı bir semantik ek sistemine sahiptir. Bir veya iki harfli köklere direkt olarak normal ek gelirse araya ğ girer. Ağlamanın kökü mesela A'dır. Tek harfli olduğu için sonra gelen eklerle kökün ayrılması için araya ğ girer. Eylem "A" kökü ile yapıldığı için +la ekiyle türetilmektedir. Ağmak değil yani o yüzden. El+le+mek gibi. Çıkarılan sese ithafen olabilir ama ağlamanın Tanrı ile ya da insandaki bir şeyle yapıldığı için bu şekilde türeme ihtimali speküle edilebilir. Geğirme derken mesela geğirleme ya da geğleme demiyoruz. Ya da böğürme. Sa kökünü ve köklere gelen bir çok eki henüz tam olarak çözemediğim için şu an açıkcası Salat ve alakalı kelimeler harfi harfine hangi kelimeye karşılık geliyor emin değilim.)

Halihazırda Kuranda Türkçe (veya Türkçe ile ortak) kökenli olan, yanlış anlaşılan veya tam olarak anlaşılamayan sonradan anlamı bozulmuş bir çok kelime bulunmaktadır. Biraz uçuk gelebilir ama Allah'ın izniyle örneklerini gördüğünüzde bir şüpheniz kalmayacak. Kurandaki her kelimenin anlamı belirlidir fakat halihazırda yanlış anlaşılan sözcükler için anlamın uymadığı yerlerde bir şekilde uyduğu düşünülen bir anlam verilmektedir. Kuranda kelimeler Türkçeye benzer şekilde köklerden sistematik bir şekilde farklı formlar ve ekler aracılığı ile türetilmektedir. Kökün anlamı tam olarak kavrandıktan sonra o kökten türetilen diğer tüm kelimelerin anlamları apaçık hale gelmektedir. Kuran dümdüz anlaşılabilecek kurallı bir metindir hiçbir eğri yoktur ve Kuranda da bu vurgulanmaktadır. Kelimelerin kök anlamlarının doğru bir şekilde tespit edilerek kuranın net olarak anlaşılması gerekmektedir.

Kurtarılmak isteyen için Allah'tan başka kurtarıcı yoktur. Israrla yokolmak isteyen kendi bilir. Şımaranlar birşeyler yapabildiklerini sanar.

Allah'ın Sağlamı üzerinize olsun.

Alınasıya kadar Sağılacakla kalın.

Next Post